aVaRMuRaT Suskunluğumuz korkumuzdan değil asaletimizdendir.
 
ORTATEPE KÖYÜ ve DAGISTAN KÜLTÜRÜ HAKKINDA KISACA
Sözler bazen bir hazine bazen dermansız bir dert tipi  
  Ana Sayfa
  İmam Şamil in Ataları
  imam Gazi Muhammed
  İmam Hamzat Beg
  İMAM ŞAMİL
  Hacı Murat
  Muhammed Emin Paşa
  Şeyh Cemalettin Gazi Kumuki
  Ömer Ziyauddin i Dagıstani
  KAFKASYA
  AVARCA HAKKINDA
  AVARCA DİLBİLGİSİ
  RESİM GALERİSİ (avar)
  DAGISTAN
  MAHAÇKALE
  ŞEYH ŞAMİL'İN KÖYÜNDE
  Türkiyede ki Dagıstan Köyleri
  ORTATEPE KÖYÜ
  ORTATEPE GENÇLERİ
  Yemeklerimiz
  ÇEÇENİSTAN
  Reklamlar
  BİRAZDA GÜLELİM
  Dost Siteler
  özlü sözler 1
  Resimli Şiirler
  Hayatı Güzelleştirme Kuralları
  Telefon mesajları - Dostluk
  Hangi gün doğdunuzu hesaplayın
  Çeçenistan Vidyoları
  Komik Vidyolar
  Kafkas Vidyoları
  Avarca Şiir Videoları
  AVARCA KLİPLER
  AVARCA ÇİZGİ FİLMLER
  AVARCA TİYATRO
  TATLI VE DÜĞÜN VİDYOLARI
  BAYRAM VİDYOLARI
  ömer ünsal videolar
  KÖYDEN KARIŞIK VİDYOLAR
  RESİMLİ ORTATEPE KÖYÜ VİDEOLARI
  DİNİ KONULAR
  Anketler
  KPSS ANAYASA
  Kadınlar
  Erkekler
  Çocuk Eğitimi Üzerine
  Eğitim Sisteminin Çarkına Düşmeden
  Hayatın Farkına Varanlar
  Yılları Heba Etmeden
  TM'DEN TMT'YE MÜCAHİT RAUF DENKTAŞ
  Canım Annem
  Mülakat Soruları
  SİZLERDEN GELENLER
  ŞİİRLER
  ARICILIK KURSU SORULARI
  Ziyaretçi defteri
aVaRMuRaT
Ömer Ziyauddin i Dagıstani

ÖMER ZİYÂÜDDÎN-İ DAĞISTÂNÎ

http://daghestan.tr.gg/------Ana-Sayfa.htm

 

Hülya YILMAZ (*)

Ömer Ziyâüddîn Efendi, Dağıstan'da Kızılyurt Reyonuna bağlı Miatlı (Binatlı) Köyü'nda 1266 hicrî, 1849 milâdî senesinde doğmuştur. Babası, zamanın ulemasından müderris Abdullah Efendi, Avar Türklerindendir. Ömer Ziyâüddîn Efendi, uzunca boylu, beyaz yüzlü, aksakallı, vakur ve son derece cömert idiler. Arapça, Farsça ve Rusçadan başka, Türk lehçeleri uzmanı idiler.

İlk tahsiline babasından ders görerek başlar. Gençlik yıllarına geldiğinde Ruslarla Şeyh Şamil arasında 1825'lerden beri devam eden mücadelelere Şeyh Şamil'in oğlu Gazi Muhammed Paşa'nın maiyetinde iştirak eder. Kafkas Cephesi'nde Ruslara karşı yıllarca at üstünde savaşır. O sıralar yirmi yaşlarındadır. Mücadele sona erince Dağıstan grubu Osmanlı Devleti'ne hicret eder. Böylece Ömer Ziyâüddîn Efendi de İstanbul'a yerleşir, burada Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî KS'ye intisab eder. Aynı yıl şeyhülislamlığa takdim ettiği "Tecvîd-i Umûmî" isimli eseriyle, taşra ruûsuna nail olur.  

Ömer Ziyâüddîn Efendi'nin asıl adı Ömer'dir. Gümüşhânevî Hazretleri kendisini, "Sana Ziyâüddîn adını veriyorum, isminle muammer ol!" diyerek taltif etmiştir. Yine şeyhinin kendisine "Hafız Ömer!" diye hitap etmesi üzerine, gece-gündüz demeden kendi kendine çalışarak altı ayda hıfzını tamamlamıştır. Kurân’ı hıfzettiği gibi, iki yüz bin hadisi de râvî zinciriyle beraber ezberlemiştir. Daha çocukken, hadis hıfzının ispatı için kendini hâfızlar cemiyetine mümeyyiz seçtirmiştir.

Bunlara devam ederken bir ara, "Ben başka tarikata geçsem..." diye düşünür. Galata Mevlevî hanesi’ne gider. Ayinleri seyrederken bir ara kendinden geçer. Birisi cübbesinin ensesinden tutar, kubbeye doğru çıkartır, oradan aşağı bırakır. O arada Ömer Ziyâüddîn Efendi Allah diye haykırır. Ter içindedir. Tekkeye gelip şeyhinin elini öpmek ister, şeyhi Gümüşhânevî Hazretleri ise gülerek:

http://daghestan.tr.gg/------Ana-Sayfa.htm

"--O kadar yüksekten düşersen tabi bağırırsın!" der.

http://daghestan.tr.gg/------Ana-Sayfa.htm

Kendisini kaldıranın kim olduğunu anlayan Ömer Ziyâüddîn Efendi KS şeyhinin ellerine kapanmış, dört elle tekkeye sarılmıştır. Gerek çalışması, gerekse hafızasının kuvvetiyle kısa zamanda terakki ederek icazet almıştır.

Tahsilini tamamlayıp icazet aldıktan sonra Aralık 1878'de Edirne ikinci Ordu Alay Müftülüğü'ne tayin edilir. Eylül 1892 tarihine kadar on dört sene bu vazifeyi îfâ eder. Haziran 1893 - Mayıs 1901 seneleri arasında Malkara kadılığı vazifesinde bulunur. 1903'de Kudüs mevleviyetine, ertesi yıl Malkara kadılığına tayin olunur.

"Şeriatta, icrâ-ı adâlet eden kişi devletten para almaz." diyerek kadılık maaşını cebine koymadan talebelerine dağıtırlarmış. Ömer Ziyâeddin Efendi KS Malkara'da iken son eşi Hafize Hanım'la evlenmiş ve kendisinden sekiz çocuğu olmuştur. Soyu hayatta olan beş çocuğu ile devam etmektedir. İlk üç hanımından doğan çocukları yaşamamıştır.

Malkara'da bulunduğu süre içinde her sene hatimle teravih namazı kıldırmıştır. Altı saatte tam bir hatimle teravihi bitirirler ve eve geldiklerinde sahur olurmuş. Ömrünün son demlerinde bile Kur'ân-ı Kerim’i baştan sona Fatiha gibi okuyabildikleri bildirilmektedir.

Malkara kadılığı vazifesinde iki yıl kaldıktan sonra, 1906 senesinde İstanbul'a yerleşir. 1908'de saltanat ve hilafeti savunan "Hâdis-i Erbain fi Hukuki's-Selâtîn" adlı eserini neşreder.

1909 senesinde 31 Mart Vaka’sına karıştığı, İttihat-ı Muhammedî Cemiyeti ve Derviş Vahdeti ile ilgisi olduğu iddiasıyla Divan-ı Harbi-ı Örfî tarafından müebbet kalen betliğe mahkûm edilir. Cezası bir süre sonra sürgüne çevrilerek Medine'ye gönderilir ve orada yedi ay kalır.

Bu arada Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa rüyasında Peygamber SAS Efendimizi görür. Kendisine "Medine-i Münevver’de bulunan Hafız Ömer'i himayene al, getir!" diye ismiyle belirterek söyler. Üç gece üst üste aynı rüyayı görür. Nihayet maiyetiyle yola çıkar. Medine-i Münevvere'ye vasıl olur. Ömer Ziyâüddîn Efendi'yi yanına alır. Mısır'a gelirler. Abbas Hilmi Paşa kendisine "Peygamber'in emaneti" der, büyük hürmet gösterir.

Ömer Ziyâüddîn Efendi KS, böylece Müntezeh sarayına yerleşir. Abbas Hilmi Paşa'nın saray hocalığını ve imamlığını yapar. Burada yaklaşık on yıl kalırlar. Bu sırada Birinci Dünya Savaşı devam etmektedir. Bir ara Mısır'da İngilizler tarafından hapse atılır.

14 Nisan 1912'de çıkan umumî af üzerine, şeyhülislamlığa müracaat ederek devrin şeyhülislamından vazife talep etmiştir. Hilâfeti savunan kırk hâdis-i şerifin yer aldığı "Hâdis-i Erbain fi Hukuki’si-Selâtin" isimli eseri yüzünden bu isteği geri çevrilmiştir.

Uzun süren mücadeleleri sonunda nihayet hakkı teslim edilerek, önce 5 Ağustos 1919'da Dârü'l-Hilâfeti'l-Aliyye Medresesi hilâfiyat (tartışma ve münakaşa yoluyla, karşı fikri çürütme) sonra da yine aynı medresenin Hadis dersi müderrisliğine tayin edilmiştir. (27 Ekim 1920).

http://daghestan.tr.gg/------Ana-Sayfa.htm

Ömer Ziyâüddîn Efendi Hazretleri, 1919 senesinde Gümüşhaneli Dergâhı şeyhlerinden İsmail Necati Efendi KS'nin vefatı üzerine Gümüşhânevî'nin üçüncü halifesi olarak postnişin olmuş, irşad görevini üstlenmiştir. Bu arada Râmûzül-Ehàdîs adlı hadis kitabını da okutmaya devam etmiştir.

Sultan Vahidüddin'in bizzat gelip yaptıkları Şeyhülislamlık teklifini "işgal altında bulunan bir memlekette fetva makamı işgal edilmez diyerek kabul etmemişlerdir.

http://daghestan.tr.gg/------Ana-Sayfa.htm

Şeyh Hazretleri, 30 Kasım 1920 senesinde 18 Rebiülevvel Perşembe günü yetmiş üç yaşlarında iken Gümüşhaneli Dergâhı'nda vefat etmişlerdir. Kabirleri Süleymaniye Camii Haziresi’ndedir.

Ömer Ziyâüddîn Efendi KS'nin Türkçe, Arapça ve Dağıstan dillerinde pek çok eseri bulunmaktadır.

Dağıstan-Avar dili ile yazılmış Mevlidi-i Şerif’i Dağıstan yöresinde, Süleyman Çelebi'nin Mevlidi gibi meşhur olmuştur. Şairlik tarafı baskın olan Ömer Ziyâüddîn Efendi'nin Şeyh Şamil'in kabilesinin dili (Avarca) ile yazılmış Kısas-ı Enbiya adlı manzum eseri, Dağıstanca Mevlit, Mi'rac ve Mu'cizat isimli eserleri de Edirne'de basılmıştır.

"Fetva-yı Ömeriyye bi-Tarikat il-Aliye" adlı eseri Seha Neşriyat tarafından neşredilmiştir. Diğer eserleri şunlardır:

01. Sünen-i Akvâli'n-Nebeviyye mine'l-Ehâdîsi'l-Buhâriyye
02. Zübdetü'l-Buhârî
03. Es'ile ve Ecvibe fî İlmi'l-Hadîs
04. Et-Teshilatü'l-Atire fi'l-Kıraati'l-Aşere,
05. Metn-i Akâid Tercemesi
06. Adâbu'l-Kur'ân,
07. Mevhibe-i Bârî Terceme-i Buhârî,
08. Mu'cizât-ı Nebeviyye,
09. Zübdetü'l-Buhârî Tercemesi,
10. Zevâidü'z-Zebidî,
11. Mir'ât-ı Kanûn-i Esâsî.

Hadis, Siyer, Fıkıh, Tecvit ve Kıraat gibi ilimlerde eser vermiş, fıkhı ve tasavvufî eserleri ile tanınan Ömer Ziyâüddîn Dağıstani KS, son devrin ilim ile tarikatı, tasavvuf ile fıkhı bir arada yürüten muhaddis ve mutasavvıflarından, aynı zamanda hadis hafızlarından biridir.

Şöhret ve nüfuzunun, geniş bölgelerde yayılmasından dolayı eserleri çeşitli yörelerde neşredilmiş, dağıtımı yapılmıştır. İstanbul, Dağıstan, Mısır, Trabzon ve Edirne'nin çeşitli matbaalarında basılıp dağıtılan eserleri, Mısır'dan Dağıstan'a, Edirne'den Trabzon'a kadar, geniş bir kesime feyz kaynağı olmuştur.

Prof. Dr. İrfan Gündüz ve Prof. Dr. Yakup Çiçek tarafında Türkçeye tercüme edilen Fetevâ-yı Ömeriyye adlı eserde Ömer Ziyâüddîn Dağıstanî Hazretleri tarikat, tarikat âdâbı ve tarikatta gelenek haline gelen bazı hususların dinde yeri olup olmadığı gibi bugün bile halen güncelliğini muhafaza eden meselelere açıklık getirmiştir.

(*) "Dünden Bugüne Gümüşhànevî Mektebi" isimli eserden alınmıştır

Dost Siteler  
 

SİTEYİ NASIL BULDUNUZ
SÜPER
EH İŞTE
GÜZEL
İDARE EDER
İYİ DEĞİL

(Sonucu göster)


 
ORTATEPE KÖYÜ TARİHİ  
  600 yıllık Osmanlı imparatorluğunun ileri uç kalesi olan Kafkasya’nın Dağıstan bölgesinde yaşayan atalarımız İmparatorluğun zaafiyete uğramasıyla 19.yüzyılda amansız bir Rus istilasına maruz kalmışlardır.Her türlü imkansızlığa rağmen,sayı ve silah bakımından kuvvetli olan Rus ordularına karşı din,namus,vatan ve haysiyetleri uğruna cihat ilan eden Şeyh Şamil önderliğinde 36 yıl gibi uzun bir süre kahramanca savaşan atalarımız,Osmanlı İmparatorluğundan beklenilen yardım kendilerine zamanında ulaşmaması nedeniyle gelişen olumsuz şartlar nedeniyle istemeyerek mücadeleyi bırakmak zorunda kalmışlardır. Ancak Rus esaretinde yaşamaktansa kutsal topraklar addettikleri Osmanlı İmparatorluğuna göç etmeyi tercih eden atalarımız 1859 yılından itibaren akın,akın göç etmeye başlamış ve yazın Kahramanmaraş ili Göksun ilçesinin 5 Km kuzeyinde yer alan Deve Mağarasında konaklamışlar , kışın ise Andırın üzerinden Adana Çukurova Ovası göç etmişler ve şekilde 5 yıl göçebe hayatı yaşamışlarıdır.

Kafkasya’da yüksek dağların eteğinde bulunan yaylalarda yaşamaya alışmış olan bu insanlar ; aşırı sıcak ve sivrisineği ile ün salmış Çukurovasında yaşamaktansa anavatanlarındaki yaşam tarzlarına uygun olan Göksun ovalarında yaşayıp yerleşmeyi tercih etmişlerdir .O zamanlardaki isimleriyle Tetir, Kırcainek ve Hevlekli dağlarının ortasında yer alan tepenin eteklerinden arazi satın almışlar ve1862 yılında yerleşik hayata geçmek amacıyla ilk evin temelinin atmışlardır.Yerleşim yeri olarak seçilen tepenin yukarıda bahsedilen dağların arasında yer almasından dolayı Ortatepe denilmesi nedeniyle aynı isim köyede verilmiştir.Kuralan köyün ismi o tarihten itibaren Ortatepe olmuştur.Müslüman müslümanın kardeşidir pirensibiyle atalarımıza kucak açan Anadolu insanlarının yardım ve destekleriyle bu toprakları yurt edinmişlerdir.Ortatepe köyü işte bu yiğit insanların kurduğu ve halen torunlarının yerleşik halde yaşadığı şirin bir köydür.
 
ORTATEPE KÖYÜ ANA DİLİ  
  Ortatepe Köylülerinin ana dili şu anda Dağıstan’da konuşulmakta olan Avar Dili’dir.Anadillerinde kendilerini Maarulav (Dağlı) olarak adlandıran Ortatepeliler Kafkasyanın yerli halklarından olan Avarlardandır.Köyde sürekli ikamet edenlerin tamamı Avar kökenlidir. Değişik amaçla köye gelenlerin geçici meskenlerde yaşadıkları ve işlerinin bitiminde köyden ayrıldıkları görülür.Köyde hala anadil olan Avarca konuşulmakta olup, yeni nesilde azalan oranda anadillerini kullanma eğilimi görülmektedir.Bu şekilde devam etmesi halinde yakın tarihte Avarca’nın unutulması kaçınılmaz görülmektedir. İLK KÖYÜ KURANLAR Köyü ilk kuranlar 16 kişi idiler.bunların bilinen önde gelenleri ise1859 yılında başlayan göçle birlikte Göksun ovasına gelen Abdulkerim, Davut, Ali, Hacımehmet, Ramazan, İsmail, Mehmet ve Şamsu aileleridir.Bir kaç ailede 93 harbinden sonra gelmişlerdir.  
ORTATEPE KÖYÜ EKONOMİK DURUMU  
  1980 yılına kadar tarım ve hayvancılıkta önemli bir yere sahip olan Ortatepe Köyü ,son zamanlarda gençlerin eğitim ve kendi işlerini kurmak amacıyla köyden ayrılmaları ve bir daha geri dönmemeleri nedeniyle köyde tarım hayvancılık eski cazibesini kaybetmiştir.Ancak köyde yerleşik olarak hayatlarını sürdürenler küçük çaplı olsa da tarla bitkileri ve hayvancılık üzerine çalışmalarını sürdürmektedirler.Köyün ekonomik olarak gelişmesi için alışılagelmiş tarla bitkileri ekimi yerine meyvacılık ve sebzeciliğe yönelmesi ve klasik hayvancılık yerine modern besi ve mandracılığa meyil etmesi arzu edilmekte bu alanda çalışmalar sürdürülmektedir.Bunun yanı sıra tarım ve hayvancılığa dayalı sanayi yatırımlarının yapılması için araştırma ve fizibilite çalışamları yapılmaktadır.  
ORTATEPE KÖYÜNDE ALT YAPI  
  Köyde 1980 yılından itibaren elektrik verilmiş bulunmaktadır. Her iki mahalleye 1965 ve 1970 yıllarında ikişer çeşme yapılmış daha sonra bu çeşmelere gelen suyun yetersiz ve sağlıksız olması nedeniyle 1990 yılında tekrar yeni bir su şebekesi yapılmış olup, her evde son derece sağlıklı ve kaliteli içme suyu bulunmaktadır. 1998 yılında ise her eve sabit telefon hizmeti ve 2006 yılından itibaren hızlı internet hizmeti verilmiştir. Ayrıca köyümüzde 1999 yılından itibaren Telsim, 2000 yılından itibaren Avea ve kısmen olsa da 2001 yılından itibaren Turkcell kapsama alanına girmiş bulunmaktadır.Köyü ilçeye bağlayan yol ise 2002 yılında asfaltlanmış bulunmaktadır.
Gerek ilçeye yakın olması ,gerekse uygun coğrafik ve iklim şarlarının yanı sıra bütün kamu hizmetlerinin eksiksiz olarak verilmiş olması nedeniyle Ortatepe Köyü yaşanmaya değer bir safiye yeri olup ,gün geçtikçe emeklilerimizin ilgi odağı haline gelmektedir.Her yıl düzenlenen Geleneksel Bahar Bayramı, köyün birlik beraberliği ile gelişimine katkı sağladığı görülmektedir.
 
Bu dilden firar eden her söz Yaydan çıkmış ok gibi Kelimeler bazen bir hazine Bazen dermansız bir dert tipi Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol