aVaRMuRaT Suskunluğumuz korkumuzdan değil asaletimizdendir.
 
ORTATEPE KÖYÜ ve DAGISTAN KÜLTÜRÜ HAKKINDA KISACA
Sözler bazen bir hazine bazen dermansız bir dert tipi  
  Ana Sayfa
  İmam Şamil in Ataları
  imam Gazi Muhammed
  İmam Hamzat Beg
  İMAM ŞAMİL
  Hacı Murat
  Muhammed Emin Paşa
  Şeyh Cemalettin Gazi Kumuki
  Ömer Ziyauddin i Dagıstani
  KAFKASYA
  AVARCA HAKKINDA
  AVARCA DİLBİLGİSİ
  RESİM GALERİSİ (avar)
  DAGISTAN
  MAHAÇKALE
  ŞEYH ŞAMİL'İN KÖYÜNDE
  Türkiyede ki Dagıstan Köyleri
  ORTATEPE KÖYÜ
  ORTATEPE GENÇLERİ
  Yemeklerimiz
  ÇEÇENİSTAN
  Reklamlar
  BİRAZDA GÜLELİM
  Dost Siteler
  özlü sözler 1
  Resimli Şiirler
  Hayatı Güzelleştirme Kuralları
  Telefon mesajları - Dostluk
  Hangi gün doğdunuzu hesaplayın
  Çeçenistan Vidyoları
  Komik Vidyolar
  Kafkas Vidyoları
  Avarca Şiir Videoları
  AVARCA KLİPLER
  AVARCA ÇİZGİ FİLMLER
  AVARCA TİYATRO
  TATLI VE DÜĞÜN VİDYOLARI
  BAYRAM VİDYOLARI
  ömer ünsal videolar
  KÖYDEN KARIŞIK VİDYOLAR
  RESİMLİ ORTATEPE KÖYÜ VİDEOLARI
  DİNİ KONULAR
  Anketler
  KPSS ANAYASA
  Kadınlar
  Erkekler
  Çocuk Eğitimi Üzerine
  Eğitim Sisteminin Çarkına Düşmeden
  Hayatın Farkına Varanlar
  Yılları Heba Etmeden
  TM'DEN TMT'YE MÜCAHİT RAUF DENKTAŞ
  Canım Annem
  Mülakat Soruları
  SİZLERDEN GELENLER
  ŞİİRLER
  ARICILIK KURSU SORULARI
  Ziyaretçi defteri
aVaRMuRaT
DAGISTAN

Düşler ve mitler ülkesi Dağıstan, tarihte özgürlük kavgasının en çok yaşandığı toprak parçalarından biri olmuştur. Gücü, egemenliği ve özgür olmayı çağrıştıran kartalın bu denli Dağıstan’la özdeşleşmesi boşuna değil belki de. Aynı zamanda diller ülkesi olarak ün salan Dağıstan, dağlar ve nehirlerle örülü muhteşem bir coğrafyaya sahiptir. Stratejik önemi devlerin hep iştahını çekmiştir. Hazarlar, Araplar, Moğollar, Selçuklular, Osmanlılar, İranlılar ve Ruslar bu topraklarda tarih sahnesine çıkan en önemli güçlerdir

Düşler ve mitler ülkesi

Düşler ve mitler bölgesi Kafkasya’da yer alan Dağıstan, adına yaraşır dağlık, tepelik arazisi ve bu araziyi nakış nakış işleyen irili ufaklı sayısız ırmağı ile dünyanın en ilginç ülkelerindendir. Yüzyıllar boyunca stratejik öneminden dolayı bir çok devletin işgaline uğramış olmasına rağmen bölgede tarihsel olarak Albanya’dan başka devlet kurulmamıştır. Ancak 1918′deki Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti ve 1921 yılındaki Dağıstan Sovyet Sosyalist Muhtar Cumhuriyeti ile başlayan süreç sonunda müstakil bir devlet olma şansını elde etmiştir. Her iki siyasi oluşumda da kalkınma konusunda gerekli performansı gösteremeyen Dağıstan, 1990′lı yıllardaki siyasal çözülme sonrasında bu şansı bir kez daha ele geçirmiştir. Bu fırsatı iyi değerlendirmek isteyen iktidar, muhalefet ve toplum el ele vererek Dağıstan’da kalkınma noktasında büyük bir seferberlik başlatmıştır. Bu çabalar 1996 yılıyla birlikte etkisini göstermiş ve ülkede ekonomik ve siyasal bir çok olumlu gelişme görülmeye başlanmıştır.

Albanya Devleti ve milletlerin doğuşu

Dağıstan, “dağlar ülkesi” anlamına gelmektedir. Ülkenin adına yansıyan bu coğrafi yapı, 8 bin yıl öncesinde, halklar ve diller ülkesi Dağıstan’ın doğuşunu hazırlamıştır. Bu bölgedeki akraba milletler için tarihsel ve kültürel birlik bu kadar eskiye dayanır (1). Söz konusu birliğin temelinde bazı ortak özellikler yer almaktadır. Bunların içinde en önemlileri kültür, adet ve gelenek ile dindir (2). Tarihçilerin hemfikir oldukları husus, Dağıstan milletlerinin M. Ö. 6. yüzyılda Albanya Federasyonu içerisinde yaşadıklarıdır. Bu çerçevede Dağıstanlıların, yaklaşık 8 bin yıl önce Albanya Devleti’nin çatısı altında ortak bir dil ve kültüre sahip oldukları söylenebilir. Albanya, bu günkü siyasi coğrafya düşünülecek olursa, Azerbaycan’ın kuzeyini, Dağıstan’ı ve tartışmalı olarak Çeçenistan’ı içine almaktadır (3). M. Ö. binli yıllarda Albanya’nın yıkılması, bölge halklarının, özellikle dış etkiler tarafından sık sık işgali karşısında dağlara çekilip dış dünya ile ilişkilerini kesmelerine ve bir nevi izolasyon sonucunda, kendi bağımsız siyasal kurumlarını kurmalarına sebep olmuştur (4). Bu oluşumların doğal bir sonucu olarak, dillerin de yavaş yavaş birbirinden ayrılmaya başladığı ve sonuçta da bu günkü çeşitliliğin ortaya çıktığı ifade edilebilir (5). Bu günkü Dağıstan dilleri, bu ortak dilin; yani Alban dilinin kollarından oluşmaktadır. Yine Dağıstan milletlerinin ortaya çıkış felsefesi de bu teze dayandırılabilir (6). Sürekli çatışmalarla birlikte Dağıstan’da 4. yüzyılda Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin ortaya çıktığı görülmektedir

İslam’la tanışma

VI. Yüzyılda Hazarların hakimiyetine giren Dağıstan, VIII. Yüzyılla birlikte ve Araplar vasıtasıyla İslam’la tanışmıştır. Bu tanışına ile birlikte İslam’la, bu güne kadar süregelen bir etkileşim süreci başlamıştır. Arap akınlarıyla İslamiyet, Dağıstan’a güneyden girmiş ve Lakların başkenti olan Gazi Kumuk şehrini üs edinerek yayılmıştır. Bu yayılma 10. yüzyılda tamamlanmış ve küçük gruplar dışında tüm Dağıstan Müslümanlaşmıştır (7). Tarihi sürece bakıldığında bağımsız siyasi oluşumlar olarak ise; Gazi Kumuklar (Laklar), Avarlar, Kaytaklar, Tabasaranlar, Lezgiler ve daha sonra bölgeye yerleşen Kumuk, Nogay, Azeri ve Terekemeler gibi Türk toplulukları görülmektedir. Bu oluşumlar kendilerine has yapılanmaları ile Dağıstan’a özgü özellikler taşımaktadır. Hanlık, utsimilik, şamhallık gibi yapılanmalar feodal dönemin özelliklerini içermelerinin yanı sıra, Dağıstan’ın toplumsal yapısının da motiflerini taşımışlardır (8). Bu gün ise bu halklar, bazı küçük problemler dışında Dağıstan Cumhuriyeti çatısı altında kültürel varlıklarını bağımsız bir şekilde sürdürmektedir (9)

Etnik-Linguistik yapı

Yirmiden fazla dilin konuşulduğu ülkenin etnik yapısı da çeşitlilik arz etmektedir. Kafkasya’nın ve bilhassa Dağıstan’ın önemli göç yolları üzerinde bulunması, çeşitli sebeplerle Kafkasları aşan bazı kavimlerin burada Kalmasına yol açmıştır (10). Ayrıca, bu bölgede uzun yıllar boyuca devam eden Arap, Türk, Rus ve İran devletlerinin hakimiyet mücadelesi de bu hususta etkili bir rol oynamıştır (11). Bütün bu iddialara rağmen Dağıstan’ın etnik yapısı öteden beri muğlaklığını korumaya devam etmektedir (12). Bugünkü oluşum açısından Dağıstan halklarını üç ana grupta toplamak mümkündür. Buna göre; Dağıstan’ın %75′i Kafkasya’nın yerli halklarından, %15′i Turani, %10′u ise Ari’lerden oluşmaktadır. Dağıstan nüfusunun büyük bir çoğunluğunu oluşturan yerli halklar, birçok araştırmacıya göre aynı etnik kökenden yani Albanlardan gelmektedir(13). Buna göre Dağıstan başlıca milletleri şunlardır: Avarlar, Laklar, Darginler, Lezgiler, Tabasaranlar, Nogaylar ve Kumuklardır. Ayrıca muhacir olarak adlandırılan Azeriler, Çeçenler, Ruslar, Yahudiler ve Ermeniler de etnik yapıda yer almaktadır(14). Bu halklar içerisinde 19 alt grubu bulunan Avarlar en fazla nüfusa sahiptir. Avarlar arasındaki alt ayrım, dildeki ses uyumu farklılığından kaynaklanmaktadır. Öte yandan Darginler, dil yapılarının farklılığına göre, Kaytaklar, Kubaçiler ve Akumiler olmak üzere üçe ayrılırlar. Dağıstan’ın en köklü halklarından biri kabul edilen Lezgiler ise, Agullar, Rutullar, Tsahurlar, Budullar gibi kollara ayrılır. Bu halklar arasında özellikle dil açısından büyük benzerlikler bulunmasına karşın, küçük ses farklılıkları ayırıcı unsur olmuştur(15). Bir başka Kafkas milleti olan Tabasaranlar, Güney Dağıstan ile dağlık bölge arasında yaşayan Dağıstan’ın en uyumlu milletlerinden birisidir. Bölgedeki tarihleri M. Ö. IV. yüzyıldan daha eskilere dayanmaktadır. Nogaylar ise, bölgedeki Türkçe konuşan halklardandır. 17. yüzyıla kadar göçebe hayatı yaşayan bu halk, bu gün de Dağıstan’ın kuzeyini kaplayan kurak arazide yaşamakta ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Bu millet, Çarlık döneminde istihdam, tehcir ve asimile politikalarından en çok etkilenen Dağıstan halkı olarak kabul edilmektedir(16). Kıpçak kökenli bir toplum olan Kumuklar ise, 10. yüzyılla birlikte bölgeye gelip yerleşmiştir. Kumuklar, yerli ahali ile kaynaşmış ve Moğol istilası döneminde büyük bir katliama maruz kalmalarına karşılık Dağıstan’a yerleştikten sonra bu bölgede ticari faaliyetleri ellerinde bulundurmuşlardır. Bugün de bu halk Dağıstan’ın önemli ticaret merkezlerinde yaşamaktadır(17). Dağıstan’da yaşayan yirmiden fazla etnik-linguistik grubun, Tatlar hariç, hepsi Müslümandır. Bu gruplardan sadece on tanesi “millet” statüsüne alınarak 1959, 1970 ve 1979 nüfus sayımlarında gösterilmiştir. 1979 sayımında 50. 300 km2′lik toprağıyla Dağıstan 1. 627. 000 nüfusa sahipken(18), 1989′daki toplam nüfus yaklaşık 2. 000. 000 olarak belirlenmiştir. Dağıstan’ın nüfusu Temmuz 1996 tahminlerine göre 2 milyon 137 bin 600 olup, bu nüfusun yaklaşık %27’sini 540 bin kişi ile Avarlar oluşturmaktadır. İkinci büyük grup olan Darginler %15. 5 oran ve 310 bin kişi ile Avarları izlemekte, ardından %13 oran ve 250 bin kişi ile Kumuklar gelmekte, bu topluluğu da %11. 5 ve 230 bin nüfus ile Lezgiler takip etmektedir. Diğer etnik gruplar da oran ve nicelik itibarıyla %5 ve 100 bin kişiyle Laklar, %4. 5 ve 90 bin nüfusla Tabasaranlar, %0. 8 ve 16 bin kişiyle Rutullar, %0. 75 veya 16 bin kişiyle Agullar ve %0. 55 oran, 6 bin nüfusla Tsahurlar popülasyon içerisinde yerlerini almaktadır. Aynı zamanda Kuzey Dağıstan’da 70 bin Çeçen etnik nüfus, toplam nüfusun %8′ini, Nogaylar 31 bin kişi ile toplam nüfusun %1. 5′unu oluşturmaktadır. Nogaylardan 37 bin kişi de Çeçenistan ve Stavrapol bölgesinde yaşamaktadır. Tatlar olarak bilinen Dağ Yahudileri 11. 500 nüfus ile %0. 55′lik bir nüfus oranına sahiptir. Güney Dağıstan’ın en kalabalık topluluklarından olan Azeriler de 80 bin nüfus ile toplam popülasyonun % 4′ünü oluşturmaktadır(19). En son nüfus tahminleri göstermektedir ki, nüfusun nicelik itibarıyla artması toplam nüfusu oluşturan unsurlar üzerinde oransal olarak fazla bir değiştirici etki oluşturamamıştır.

Kültürel kimliğe etki eden güçler

Dağıstan’a tarih boyunca en büyük etkiyi Alban ve Sarmat kültürü yapmıştır. Ülkeyi siyasi ve kültürel yönden etkileyen diğer milletler ise; Rus, İran, Arap ve Osmanlılar olmuştur. Bunlardan Osmanlı, Arap ve İran kültürleri bu toplumları dini açıdan etkilemiştir. Bugünkü Dağıstan halklarının erken dönem kültür ve gelenekleri bu üç medeniyetin etkisiyle oluşmuştur(20). Ancak 1800′lü yıllarda başlayan Rus etkisi de kesinlikle gözardı edilmemelidir. Çünkü Dağıstan halklarının 20. yüzyıl kültürlerinin oluşmasında Rusların etkisi (özellikle Sovyet döneminde) çok büyük olmuştur(21). Bugün ise yerli halk üzerinde, Alban Devleti’nden feodal döneme kadar oluşmuş, dış etkilerle son şeklini almış bir kültürel yapı kendini göstermektedir(22).

Millet Adı

Oranı

Millet Adı

Oranı

Avarlar

27. 2

Agullar

0. 8

Darginler

15. 6

Sahurlar

0. 3

Kumuklar

12. 9

Ruslar

9. 2

Lezgiler

11. 3

Azeriler

4. 2

Laklar

5. 1

Çeçenler

3. 2

Tabasaranlar

4. 3

Tatlar

0. 5

Nogaylar

1. 6

Yahudiler

0. 5

Rutullar

0. 8

TOPLAM

100

Kaynak: Dagestanskaya Pravda. 29. 06. 1989

Dost Siteler  
 

SİTEYİ NASIL BULDUNUZ
SÜPER
EH İŞTE
GÜZEL
İDARE EDER
İYİ DEĞİL

(Sonucu göster)


 
ORTATEPE KÖYÜ TARİHİ  
  600 yıllık Osmanlı imparatorluğunun ileri uç kalesi olan Kafkasya’nın Dağıstan bölgesinde yaşayan atalarımız İmparatorluğun zaafiyete uğramasıyla 19.yüzyılda amansız bir Rus istilasına maruz kalmışlardır.Her türlü imkansızlığa rağmen,sayı ve silah bakımından kuvvetli olan Rus ordularına karşı din,namus,vatan ve haysiyetleri uğruna cihat ilan eden Şeyh Şamil önderliğinde 36 yıl gibi uzun bir süre kahramanca savaşan atalarımız,Osmanlı İmparatorluğundan beklenilen yardım kendilerine zamanında ulaşmaması nedeniyle gelişen olumsuz şartlar nedeniyle istemeyerek mücadeleyi bırakmak zorunda kalmışlardır. Ancak Rus esaretinde yaşamaktansa kutsal topraklar addettikleri Osmanlı İmparatorluğuna göç etmeyi tercih eden atalarımız 1859 yılından itibaren akın,akın göç etmeye başlamış ve yazın Kahramanmaraş ili Göksun ilçesinin 5 Km kuzeyinde yer alan Deve Mağarasında konaklamışlar , kışın ise Andırın üzerinden Adana Çukurova Ovası göç etmişler ve şekilde 5 yıl göçebe hayatı yaşamışlarıdır.

Kafkasya’da yüksek dağların eteğinde bulunan yaylalarda yaşamaya alışmış olan bu insanlar ; aşırı sıcak ve sivrisineği ile ün salmış Çukurovasında yaşamaktansa anavatanlarındaki yaşam tarzlarına uygun olan Göksun ovalarında yaşayıp yerleşmeyi tercih etmişlerdir .O zamanlardaki isimleriyle Tetir, Kırcainek ve Hevlekli dağlarının ortasında yer alan tepenin eteklerinden arazi satın almışlar ve1862 yılında yerleşik hayata geçmek amacıyla ilk evin temelinin atmışlardır.Yerleşim yeri olarak seçilen tepenin yukarıda bahsedilen dağların arasında yer almasından dolayı Ortatepe denilmesi nedeniyle aynı isim köyede verilmiştir.Kuralan köyün ismi o tarihten itibaren Ortatepe olmuştur.Müslüman müslümanın kardeşidir pirensibiyle atalarımıza kucak açan Anadolu insanlarının yardım ve destekleriyle bu toprakları yurt edinmişlerdir.Ortatepe köyü işte bu yiğit insanların kurduğu ve halen torunlarının yerleşik halde yaşadığı şirin bir köydür.
 
ORTATEPE KÖYÜ ANA DİLİ  
  Ortatepe Köylülerinin ana dili şu anda Dağıstan’da konuşulmakta olan Avar Dili’dir.Anadillerinde kendilerini Maarulav (Dağlı) olarak adlandıran Ortatepeliler Kafkasyanın yerli halklarından olan Avarlardandır.Köyde sürekli ikamet edenlerin tamamı Avar kökenlidir. Değişik amaçla köye gelenlerin geçici meskenlerde yaşadıkları ve işlerinin bitiminde köyden ayrıldıkları görülür.Köyde hala anadil olan Avarca konuşulmakta olup, yeni nesilde azalan oranda anadillerini kullanma eğilimi görülmektedir.Bu şekilde devam etmesi halinde yakın tarihte Avarca’nın unutulması kaçınılmaz görülmektedir. İLK KÖYÜ KURANLAR Köyü ilk kuranlar 16 kişi idiler.bunların bilinen önde gelenleri ise1859 yılında başlayan göçle birlikte Göksun ovasına gelen Abdulkerim, Davut, Ali, Hacımehmet, Ramazan, İsmail, Mehmet ve Şamsu aileleridir.Bir kaç ailede 93 harbinden sonra gelmişlerdir.  
ORTATEPE KÖYÜ EKONOMİK DURUMU  
  1980 yılına kadar tarım ve hayvancılıkta önemli bir yere sahip olan Ortatepe Köyü ,son zamanlarda gençlerin eğitim ve kendi işlerini kurmak amacıyla köyden ayrılmaları ve bir daha geri dönmemeleri nedeniyle köyde tarım hayvancılık eski cazibesini kaybetmiştir.Ancak köyde yerleşik olarak hayatlarını sürdürenler küçük çaplı olsa da tarla bitkileri ve hayvancılık üzerine çalışmalarını sürdürmektedirler.Köyün ekonomik olarak gelişmesi için alışılagelmiş tarla bitkileri ekimi yerine meyvacılık ve sebzeciliğe yönelmesi ve klasik hayvancılık yerine modern besi ve mandracılığa meyil etmesi arzu edilmekte bu alanda çalışmalar sürdürülmektedir.Bunun yanı sıra tarım ve hayvancılığa dayalı sanayi yatırımlarının yapılması için araştırma ve fizibilite çalışamları yapılmaktadır.  
ORTATEPE KÖYÜNDE ALT YAPI  
  Köyde 1980 yılından itibaren elektrik verilmiş bulunmaktadır. Her iki mahalleye 1965 ve 1970 yıllarında ikişer çeşme yapılmış daha sonra bu çeşmelere gelen suyun yetersiz ve sağlıksız olması nedeniyle 1990 yılında tekrar yeni bir su şebekesi yapılmış olup, her evde son derece sağlıklı ve kaliteli içme suyu bulunmaktadır. 1998 yılında ise her eve sabit telefon hizmeti ve 2006 yılından itibaren hızlı internet hizmeti verilmiştir. Ayrıca köyümüzde 1999 yılından itibaren Telsim, 2000 yılından itibaren Avea ve kısmen olsa da 2001 yılından itibaren Turkcell kapsama alanına girmiş bulunmaktadır.Köyü ilçeye bağlayan yol ise 2002 yılında asfaltlanmış bulunmaktadır.
Gerek ilçeye yakın olması ,gerekse uygun coğrafik ve iklim şarlarının yanı sıra bütün kamu hizmetlerinin eksiksiz olarak verilmiş olması nedeniyle Ortatepe Köyü yaşanmaya değer bir safiye yeri olup ,gün geçtikçe emeklilerimizin ilgi odağı haline gelmektedir.Her yıl düzenlenen Geleneksel Bahar Bayramı, köyün birlik beraberliği ile gelişimine katkı sağladığı görülmektedir.
 
Bu dilden firar eden her söz Yaydan çıkmış ok gibi Kelimeler bazen bir hazine Bazen dermansız bir dert tipi Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol